belli haklari kullanmaktan yoksun birakilma

TCK 53 – Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” TCK’nın 53. maddesinde düzenlenmiştir. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın diğer adı memnu hakların iadesidir. Yasal düzenlenme, kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, maddede belirtilen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına denir. Örneğin, ehliyetinin geri alınması, bir meslek veya sanatın belli bir süre yerine getirilmesinin yasaklanması gibi. Yani sanığa ceza verildiğinde, bu ceza hapis cezası ise TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğuna hükmedilebilecektir. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirine üç farklı şekilde hükmedilebilir:

  • Mahkumiyetin kanuni/zorunlu sonucu olarak belli hakları kullanmak yasaklanabilir (TCK m.53/1).
  • Kötüye kullanılmak suretiyle suç işlenen bazı hak ve yetkilerin belli bir süre kullanılması yasaklanabilir (TCK m.53/5).
  • Mahkeme bazı şartların gerçekleşmesi halinde takdiri bir şekilde sanık hakkında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma kararı verebilir (TCK m.53/6).

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 53. maddesinde düzenlenen belli haklardan yoksunluk güvenlik tedbiri, belirli sürelerde belirli hak ve yetkilerin kullanımını yasaklamaktadır. Yasaklanan hak ve yetkiler, içeriği itibariyle gündelik yaşamı etkileyecek öneme sahiptir. 5237 sayılı yeni TCK’nın 53’üncü maddesinde güvenlik tedbiri olarak uygulanabilecek “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” tedbirine göre, kasten işlenmiş bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkum edilmiş kişinin belli süreyle bu hakları kullanmasına engel olunmaktadır.

Memnu Hakların İadesi (Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma) Nedir?

TCK’nın 53. maddesinde belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hükümlerin infazı konusunda, 5402 sayılı Kanun, İnfaz Kanunu ve DSHY’de çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, “kasten işlemiş olduğu bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak kişi hakkında uygulanan TCK’nın 53/1. maddesinin (a) ila (e) bentlerinde sayılan tedbirler” olarak tanımlanabilir (İY.m.47/1).

Memnu hakların iadesi kavramı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinde düzenlenmiştir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi; Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarla belli bir suç veya ceza mahkûmiyetine bağlı olarak doğrudan veya mahkûmiyetin yasal sonucu olarak öngörülen sürekli hak yoksunluklarının; cezanın infaz edilmesinden ya da infaza hukuki bir nedenle son verilmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren, belirli bir süre gösterilen iyi hal sonrasında, mahkumun talebiyle, geleceğe yönelik olarak mahkemece geri verilmesi şeklinde tanımlanabilir.

İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı için suçlu kişi, özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu hak yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53’üncü maddede suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde düzenleme yapılmıştır. Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesine ilişkin düzenleme yapılmamıştır.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma – Madde 53

(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…),

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Kararının Kişiye Göre Uygulanması 

Maddenin dördüncü fıkrasına göre suçu işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış kişiler (TCK md. 6/1-b, çocuk) hakkında birinci fıkrada sayılan hak mahrumiyetleri uygulanamaz. Kanunun dördüncü fıkrası, on sekiz yaşından küçükler için sadece birinci fıkrada sayılan hak yoksunluklarının uygulanmasını yasaklamıştır. Bu nedenle taksirli suçlar yönünden altıncı fıkrada belirtilen hak yoksunluğu çocuk sanıklar için de uygulanabilir.

Çocuk olan sanığın birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birini kötüye kullanılmak suretiyle işlediği suç dolayısıyla hapis ya da adli cezasına mahkûm olması halinde de hak yoksunluğuna hükmolunamaz. Çünkü maddenin beşinci fıkrası, birinci fıkrada gösterilen haklardan ya da yetkilerden bir veya bir kaçının kötüye kullanılarak suç işlenmesi halinde o hak veya yetkiden yoksunluk süresini uzatmaktadır. Maddenin dördüncü fıkrası, çocuk sanıkların birinci fıkrada yazılı hak ve yetkilerinden yoksun bırakılmayacağını düzenlediğine göre, bu yoksunluğun süresini uzatan beşinci fıkranın da uygulanması imkânı yoktur.

Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Kararının Suça Göre Uygulanması

Belirli hakların kullanımından yoksunluk içeriği, suçun kasıtla ya da taksirle işlenmesine göre değişeceği gibi kasıtlı suçların, birinci fıkrada gösterilen hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halinde de süre ve infazının başlaması yönüyle değişiklik göstermektedir.

  • Kasıtlı Suç-Taksirli Suç: Belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma uygulamasında madde, temel olarak kasten işlenmiş suçu esas almıştır. Taksirli suçlarda maddenin uygulaması, son fıkrada gösterilmiştir13. Taksirle işlenen suçlarda maddenin birinci fıkrasında gösterilen haklardan yoksunluk kararı verilemez14. Taksirle işlenen her suç için hak yoksunluğuna karar verilmesi mümkün değildir. Maddenin altıncı fıkrasına göre ancak “belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde” hak yoksunluğuna karar vermek mümkündür. Fıkrada da işaret edildiği üzere işlenen taksirli suç ile yoksunluğuna karar verilen meslek, sanat ve ehliyet arasında bağlantı bulunması gerekir.
  • Bazı Hak ve Yetkilerin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenen Suç: Maddenin 53/5 fıkrası “Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suç”tan bahsetmektedir ki, yetkinin kötüye kullanımı sureti ile suç işlemek mümkün iken, hakkın kötüye kullanımı sureti ile suç işlenmesinin mümkün olup olamayacağı, mümkün ise hangi suçların, birinci fıkrada sayılan hakların kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin belirlenmesi uygulamada sorun çıkartacaktır. Bunun yanında birinci fıkrada gösterilenlerin tamamı, -vesayet ve kayyımlık hariç ki bunlarda yetki değil görev ya da fıkranın ifadesi ile hizmettir- “hak”tır. Buna karşın beşinci fıkrada hakkın yanında “yetki”den bahsedilmiş olmasının, metnin yorumu açısından anlamsız olduğu ileri sürülebilir. Fıkranın anlatım düşüklüğüne rağmen kastedilenin, bahsedilen haklara konu görevlerin yerine getirilmesi sırasında görevle bağlantılı olan yetkinin kötüye kullanımı olduğu sonucuna varılabilir. Bu kabule göre;
  • Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin (53/1-a),
  • Atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerinin (53/1-a),
  • Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi görevinin (53/1-d),
  • Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatın (53/1-e),
  • Kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak bir meslek veya sanatı (53/1-e),

İfası sırasında işlenen suçlar ile

  • Seçme hakkının yerine getirilmesi ya da seçilme hakkının kazanılması amacıyla (53/1-b),
  • Velayeti altındakilere karşı işlenen suçlar ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmet sırasında vesayeti altındaki kişiye ya da kayyımlık görevi ile bağlantılı olarak (53/1-c),

Suç işlediği takdirde maddenin beşinci fıkrasının uygulanması mümkün olacaktır.

Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Kararı Şartları

Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde kural olarak kasıtlı suçlardan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu belli haklardan yoksun güvenlik tedbiri düzenlenmiştir. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, suçun kanuni sonucudur.

  • Kişinin İşlemiş Olduğu Suç, Kasıtlı Bir Suç Olmalıdır.

TCK’nın 53/1. Maddesindeki hak yoksunluğunun söz konusu olabilmesi için, sanığın işlediği suçun kasıntı suç olması gerekir. Bu kasıtlı suç, doğrudan kasıtla işlenebileceği gibi olası kasıtla da işlenebilir. İcrai hareketle işlenebileceği gibi, ihmali hareketle de işlenebilir. Taksirle işlenen suçlar (normal taksir veya bilinçli taksir fark etmez) da, kanuni sonuç olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma kural olarak uygulanmayacaktır. 53/8 Taksirle işlenen suçlarda, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğu uygulanamaz, taksirli suçlarda ancak TCK’nın 53/6. maddesindeki hak yoksunlukları söz konusu olabilecektir.

  • Failin İşlediği Suçtan Dolayı Verilen Cezanın Hapis Cezası Olması Gerekir

Hak yoksunluğunun söz konusu olabilmesi için, sanığın mahkum olması gerekir. Sanığın beraat ettiği, hakkında açılan davadan ceza verilmesi- ne yer olmadığına karar verildiği, davanın reddine veya durmasına karar verildiği, düşme karan verildiği, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarının verildiği durumlarda hak yoksunluğundan söz edilemez. Hak yoksunluğunun söz konusu olabilmesi için sarığın mahkûmiyeti yanında, faile verilen ceza, mutlaka hapis cezası olmalıdır. Bu hapis cezası, yalnız hapis cezası olabileceği gibi, para cezasıyla birlikte verilen hapis cezası da olabilir.

Fail para cezasına mahkum edilmiş ise, kanuni sonuç olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma söz konusu olmayacaktır. Bu para cezası doğrudan verilen para cezası olabileceği gibi, hapisten çevrilen para cezasında da TCK 53/1 maddesi uygulanmayacaktır. Sanığın üzerine atılı suçun, hapis cezası ile adli para cezası arasında seçimlik olması durumunda, hakim adli para cezasını seçerse, artık TCK’nın 53/1. maddesi uygulanamayacaktır. Hapis cezası, TCK’nın 50. maddesi uyarınca adli para cezası dışında, diğer seçenek yaptırımlara çevrildiği hallerde de, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğu söz konusu olamayacaktır.

  • Failin Suçu İşlediği Sırada 18 Yaşını Doldurmuş Olması Gerekir

TCK’nın 53/4. maddesine göre fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olan kimseler hakkında TCK’nın 53/1.maddesi hükmü uygulanamaz. Burada Kanun’un reşit olmaya değil, 18 yaşını doldurmuş olmaya önem verdiğine dikkat etmek gerekir. Fail 18 yaşını doldurmadan evlenme gibi nedenlerle reşit olsa bile, kendisi hakkında hak yoksunluğuna hükmolunamayacaktır.

Bu maddeden iki sonucu çıkarmak mümkündür. Birinci sonuç, yaş küçüklüğü nedeniyle TCK’nın 31. maddesinin uygulandığı hallerde, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğunun uygulanamayacağıdır. Başka bir deyişle TCK’nın 31. maddesiyle, TCK’nın 53/1. maddesi hükümleri bir arada uygulanamayacaktır. O halde burada şunu ifade etmekte fayda vardır ki, 18 yaşını doldurmadan suç işleyen kimse için, işlediği bu suç veya suçlar, daha sonradan bu kişinin kamu görevine girmesine, seçimlerde oy kullanmasına, milletvekili, belediye başkanı, il genel meclisi üyesi… olmasına engel oluşturmayacaktır.

Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Kararının İnfazı

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirleri aşağıda belirtilen esaslara göre yerine getirilir (İY.m.47/2):

  • Mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ilam, infaz defterine kaydedilerek, infaza başlama ve bitiş tarihleri yazılır. Ancak bu tedbirlerin infazına, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak hapis cezasının infazına başlama tarihiyle birlikte başlanır (İY.m.47/2-a).
  • Cumhuriyet Başsavcılığınca hapis ceza- sının infazına başlanacağı tarih de dikkate alınarak, bu tedbiri içeren ilâmın içeriği, tedbirin konusu ve niteliğine göre ilgili kurum ve kuruluşlar ile kolluğa bildirilir. Cumhuriyet Başsavcılığınca, ayrıca infaza başlama ve bitiş tarihleri de bildirilir (İY.m.47/2-b).
  • TCK’nın 53. maddesinin birinci fıkrasının (a) ile (e) bentlerinde belirtilen yoksun bırakılma konusu, faaliyet ve görevlerle ilgili olarak, tedbirin infazının tamamlanmasından sonra hükümlünün bu faaliyet ve görevlerde bulunabilmesi, ASK hükümlerine göre temin edeceği adli sicil kaydının ilgili yere ibrazı ile mümkündür(İY. m. 47/2-c).

Memnu Hakların İadesine Konu Olabilecek Yoksunluklar Nelerdir?

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna konu olabilecek yoksunluklar, 5237 sayılı TCK dışındaki herhangi bir Kanun tarafından öngörülen cezai mahkûmiyetin sonucu olarak öngörülmüş olan yoksunluklardır. 5237 sayılı TCK’da süresiz hak yoksunluğu bulunmamaktadır. TCK’nın 53/1. maddesine göre verilen hak yoksunlukları cezanın infazı ile birlikte, aynı Yasanın 53/5, 6. maddeleriyle verilen yasaklılıklar da infazdan belli süre geçtiğinde kendiliğinden kalkmaktadır. Bu nedenle, bu yoksunluk ve yasaklılık için, yasaklılığın veya yoksunluğun geri verilmesi kurumuna ihtiyaç bulunmamaktadır. Yasaklanmış hakların geri verilmesine konu cezai mahkûmiyet ve yoksunluk, 765 sayılı TCK’dan kaynaklanabileceği gibi, başka bir Yasadan da kaynaklanmış olabilir. Önemli olan ceza mahkumiyete bağlı veya ondan bağımsız bir hak yoksunluğu mevcut olmasıdır.

Yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olan hak yoksunluğunun geçici olmaması, “sürekli” olması gerekir. Eğer hak yoksunluğu geçici bir süre devam etmek üzere hükmolunmuşsa, bu süre geçtiğinde, kendiliğinden ortadan kalkacağından bu durumda artık, yasaklanmış hakların geri verilmesine gerek bulunmayacağı ifade edilmektedir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olan hak yoksunluğunun ve mahkûmiyetinin, Türk Mahkemelerince verilmiş veya Türk Mahkemelerince geçerli olacağına karar verilmiş olması gerekir. Bir mahkûmiyet ve dolayısıyla hak yoksunluğuna, yabancı mahkemece hükmolunmuş ve Türk Mahkemeleri tarafından TCK’nın 17. maddesi uyarınca bu mahkeme kararının sonuçlarının geçerli olmasına karar verilmemişse, bu durumda yasaklanmış hakların geri verilmesi de söz konusu olamaz. Bununla birlikte yabancı mahkeme hükümlerinin hak yoksunlukları bakımından geçerli olmasına karar verilmiş ise artık bu hak yoksunlukları da yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olabilir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olan hak yoksunluğunun ve mahkûmiyetinin, Türk Mahkemelerince verilmiş veya Türk Mahkemelerince geçerli olacağına karar verilmiş olması gerekir. Bir mahkûmiyet ve dolayısıyla hak yoksunluğuna, yabancı mahkemece hükmolunmuş ve Türk Mahkemeleri tarafından TCK’nın 17. maddesi uyarınca bu mahkeme kararının sonuçlarının geçerli olmasına karar verilmemişse, bu durumda yasaklanmış hakların geri verilmesi de söz konusu olamaz. Bununla birlikte yabancı mahkeme hükümlerinin hak yoksunlukları bakımından geçerli olmasına karar verilmiş ise artık bu hak yoksunlukları da yasaklanmış hakların geri verilmesine konu olabilir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu yitirilen hak ve ehliyetlerin koşulların gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamaktadır. Bu yasaklılık ister Türk Ceza Kanunundan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, “kamu hizmetlerinden yasaklanma”, “memuriyetten mahrumiyet”, “seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma”, “yasal kısıtlılık altında bulundurulma” gibi gerek bir mahkumiyetin doğal sonucu gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin yasak hakların geri verilmesi yoluyla bertaraf edilmesine hukukumuzda bir engel bulunmamaktadır. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı kanunun 38.maddesi ile eklenen 13/A maddesinin 1.fıkrasındaki; “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderile- bilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir.” hükmü gereğince hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların her zaman yukarıda bahsedilen maddenin birinci fıkrasındaki koşulların bulunduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde iadesine karar verilebilecektir.

Memnu Hakların İadesi ile Amaçlanan Husus Nedir?

Memnu hakların iadesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının giderilmesini sağlayan hukuki yoldur. Yasaklanmış hakların geri verilmesi, doktrinde “mahkumiyetten doğan müebbet yasakların ve ehliyetsizliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayan ve bu suretle bunlardan kurtulmak isteyen kişiyi hukuka uygun şekilde yaşamaya teşvik eden bir hukuki kurum biçiminde tanımlanmıştır. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu yitirilen hak ve ehliyetlerin koşulların gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamaktadır.

Aslında bu düzenleme ile amaçlanan mahkumun, işlediği suçtan dolayı belli haklardan süresiz olarak yoksun bırakılmasını engellemektir. Kişinin işlediği suçtan dolayı bazı haklarını kullanamaması da suç işlemekten caydırıcı etki yaratabilmektedir. Ancak cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılmasıdır. İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı güven sarsıldığı için suçlu kişi; özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmamalıdır.

Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması mümkündür. Bu itibarla, söz konusu hak yoksunlukları mahkum olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir.  Böylece, kişi mahkûm olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesaj vermektedir.

Memnu Hakların İadesi Talebi İçin Kaç Yıl Geçmelidir?

Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerekir. Burada mahkûmiyeti süresi önemli değildir. Önemli olan, mahkûmiyetin infazı tamamen bittikten sonra, üzerinden 3 yıllık süre geçmesidir. Bu nedenle de hapis cezasında süre, koşullu salıverme (şartla tahliye) değil, bihakkın (tamamıyla) salıverilme tarihinden itibaren başlayacaktır.

Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz. Burada, cezası infaz edilen hükümlüye göre, cezasının infazına ara verilen kimseyi daha avantajlı bir duruma sokmamak için, mahkûm olunan hapis cezasına 3 yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamayacağı kabul edilmiştir.

Bu durumda örneğin, 4616 sayılı Yasadan şartla tahliye olan kimse için, aldığı cezanın 3 yıl fazlası kadar bekleme süresi olacaktır. Burada süre, hükmün kesinleşmesinden itibaren değil de, infaza son verilmesinden itibaren olsa daha sağlıklı sonuç doğururdu. Burada eklenecek 3 yıllık süre, mahkûm olunan sonuç cezaya eklenecek süredir. Örneğin 3 yıl hapis cezasına mahkûm olan kimse açısından, bekleme süresi hükmün kesinleşmesinden itibaren 6 yıl olacaktır. Burada sürenin başlangıcı, mahkûm olunan cezanın tamamen infazı veya cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle (özel af, şikâyetten vazgeçme gibi) son verilmiş olması durumunda, cezanın kesinleşmesi tarihidir.

Özetle Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla;

  1. Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
  2. Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması,

gerekir. Mahkum olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.

Bizi Arayın WhatsApp
Scroll to Top