İçindekiler
“Yüz kızartıcı suçlar memurluğa engel mi?” sorusunun cevabı Devlet Memurları Kanunu 48. maddede verilmiştir. DMK‟da devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranacak şartların neler olduğunun hüküm altına alındığı 48‟inci maddenin (A) bendinin 5‟inci alt bendi, 5728 sayılı Kanun2 ile 2008 yılında değiştirilmiştir. Söz konusu kanun hükmü değiştirilmeden önce “… devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı…” şeklinde olup maddede yüz kızartıcı suçların devlet memurluğuna engel olduğu belirtilmiştir.
Kanunlarda geçen pek çok suçun içeriğinde yüz kızartıcı suç tabiri kullanılmaktadır. Hukuk düzeninde bulunan mevzuatlarda ve kanunlarda yüz kızartıcı suçlar birbirinden farklı olarak tanımlanmıştır. Yüz kızartıcı suçlar, toplumda kişinin küçük düşürülmesine neden olan utanç verici suçlardır. Birden çok kanunda yüz kızartıcı suçlara yer verilmiştir. Genel itibariyle bir çatı altında tek tek sayılmamıştır. Bu nedenle kişinin sahip olduğu statüye göre hangi özel kanuna tabiyse o kanunda yazan yüz kızartıcı suçların muhatabı olmaktadır. Bu makalemizde yüz kızartıcı suçların, devlet memurluğuna etkisi detaylı olarak anlatılmıştır.
Yüz Kızartıcı Suçlar Memurluğa Engel mi Detaylı?
Yüz kızartıcı suçlardan mahkum olan kişi devlet memuru olamaz. Bu durum 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memurluğa giriş şartlarını öngören 48.maddenin A bendi 5.fıkrasında sayılan bu suçlar 5728 sayılı Kanunla değiştirilmeden önce “…devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı…” şeklinde olup ilgili kanun değişikliği sonucunda “yüz kızartıcı suçlar” deyimi kaldırılarak sadece suçların isminin sayılması yoluna gidilmiştir. Bu düzenlemeye hangi suçların yüz kızartıcı ve ahlaki değerlere taban tabana zıt olduğunun tartışmalı olması nedeniyle gidilmiştir.
Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.”
Kişi memuriyete atandıktan sonra üstte sayılan suçları memuriyetten önce işlediği anlaşılırsa veya kişi memuriyeti sırasında 48. madde de ki suçlardan herhangi birine işlerse memuriyetine son verilir. Kişinin memuriyet süresi boyunca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48.maddesinde belirlenen şartları taşımak zorundadır. 48. madde de sayılmış suçlardan herhangi birinin işlenmesi halinde memurluk vasfını kaybeder ve kişinin memursa memuriyetine son verilir, ilişiği kesilir. Yapılan düzenleme ile;
- Daha önce “ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis” şeklinde yapılmış olan belirleme “kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişikliğe gör hapis cezalarındaki sınır 1 yıla yükseltilmiştir.
- Önceki düzenlemede yer alan “yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suç” ibaresine yeni hükümde yer verilmemiştir.
- Önceki düzenlemede yer alan “gibi” ifadesi madde metninin yeni halinde yer almamıştır. Bunun yerine suçlar tek tek sayılmıştır.
Yeni Düzenlemeye Göre Memurluğa Engel Yüz Kızartıcı Suçlar Nelerdir?
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen hak yoksunlukları süreleri geçirilmiş olsa dahi;
- Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçları, kişinin memur olmasına engel olmaktadır.
Bu suçlardan cezası alınması halinde, bu ceza, paraya çevrilse, ertelense veya affa uğrasa bile memuriyete engel olacaktır. Bu suçların detaylı olarak anlatımı şu şekildedir;
- Affa Uğramış Olsa Bile Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar; Türk Ceza Kanununun Dördüncü Bölümünde Yer Alan “ Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlığı altına şu suçlar düzenlenmiştir;
- Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak
- Düşmanla işbirliği yapmak
- Devlete karşı savaşa tahrik
- Temel milli yararlara karşı hareket
- Askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma
- Düşman devlete maddi ve mali yardım
- Affa Uğramış Olsa Bile Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar; Türk Ceza Kanununun Beşinci Bölümünde Yer Alan” Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında şu suçlar düzenlenmiştir;
- Anayasayı ihlal
- Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı
- Yasama organına karşı suç
- Hükümete karşı suç
- Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan
- Silahlı örgüt
- Silah sağlama
- Suç için anlaşma
- Affa Uğramış Olsa Bile Milli Savunmaya Karşı Suçlar; Türk Ceza Kanununun Altıncı Bölümünde Yer Alan “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlığı altında şu suçlar düzenlenmiştir;
- Askeri komutanlıkların gaspı
- Halkı askerlikten soğutma
- Askerleri itaatsizliğe teşvik
- Yabancı hizmetine asker yazma, yazılma
- Savaş zamanında emirlere uymama
- Savaş zamanında yükümlülükler
- Savaşta yalan haber yayma
- Seferberlikle ilgili görevin ihmali
- Düşmandan unvan ve benzeri payeler kabulü
- Affa Uğramış Olsa Bile Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk; Türk Ceza Kanununun Yedinci Bölümünde Yer Alan “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” başlığı altında şu suçlar düzenlenmiştir;
- Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeler,
- Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri Temin Etme,
- Siyasal Veya Askerî Casusluk,
- Devletin Güvenliğine Ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama,
- Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açıklama,
- Uluslararası Casusluk,
- Askerî Yasak Bölgelere Girme,
- Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik,
- Yasaklanan Bilgileri Temin,
- Yasaklanan Bilgilerin Casusluk Maksadıyla Temini,
- Yasaklanan Bilgileri Açıklama,
- Yasaklanan Bilgileri Siyasal Veya Askerî Casusluk Maksadıyla Açıklama,
- Taksir Sonucu Casusluk Fiillerinin İşlenmesi,
- Devlet Güvenliği İle İlgili Belgeleri Elinde Bulundurma
- Zimmet,
- İrtikâp,
- Rüşvet,
- Hırsızlık,
- Dolandırıcılık,
- Sahtecilik,
- Güveni kötüye kullanma,
- Hileli iflas,
- İhaleye fesat karıştırma,
- Edimin ifasına fesat karıştırma,
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
- Kaçakçılık suçları
Hükmün Açıklanması Kararı Verilmesi Memuriyete Engel midir?
Yukarıda sayılan suçlar nedeniyle kişi hakkında mahkumiyet hükmü verilmesi halinde kişi devlet memuru olamamaktadır. Ancak kişi hakkında verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı devlet memurluğunu sona erdirmemektedir. Kişiye isnat edilen suçu işlediği sabit olunması halinde mahkumiyet hükmü verilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, gerekli olan koşulların varlığı halinde verilecek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılmasıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Denetim süresinin şartlara uygun olarak geçirilmesi halinde geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılır ve davanın düşmesine karar verilir. Dolayısıyla denetim süresi sona erdikten sonra ceza kararı ortadan kalkacağından ve CMK Madde 231/5’de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında hukuki sonuç doğurmaması hüküm altına alındığından, bu karar nedeniyle devlet memurluğuna son verilemez.
Yüz Kızartıcı Suçlar Memurluğa Engel Mi Hakkında Danıştay Kararları
Danıştay 12.Dairesi, 09.10.2002 2000/2702, 2002/2982 tarihli kararında
- Yüz Kızartıcı Suçlar Memurluğa Engel Mi?
Davacının 657 sayılı kanunun 125/E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada; memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici harekette bulunduğu sabit olan davacının bir alt ceza ile cezalandırılması yönünde idarece takdir yetkisinin kullanılmamış olmasının idari işlemi sakatlayamayacağı.
Danıştay 5.Dairesi 05.11.1990, K:90-1990, E:88-607 tarihli kararında
- Yüz Kızartıcı Suçlar Memurluğa Engel Mi?
Reşit olmayan bir kimseyi kendi isteği ile alıkoyma ve kendi isteği ile cinsel ilişkide bulunma suçu 657 sayılı yasanın 48.maddesinde belirtilen yüz kızartıcı suçlardan olmadığı gibi suçun işlendiği tarihte memuriyete almaya engel olmayan hali, anılan maddede daha sonra yapılan değişiklikle şeref ve haysiyet kırıcı suç eklentisi ile engel oluştuğu hükmü göz önüne alındığında ve iki ayrı eylem nedeniyle verilen cezaların birleştirilmesi yoluyla toplamının 6 ayı aştığı esasına dayanılamayacağından, yargılanmasının uzun zaman almış olmasının sorumluluğu yüklenilemeyeceği ve sözü edilen değişiklik hükmüne dayanılarak davacının görevine son verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı…
AYM T. 16.01.2014, E. 2013/110, K. 2014/8
- Yüz Kızartıcı Suçlar Memurluğa Engel Mi?
Anayasa Mahkemesine Mardin İdare Mahkemesi tarafından yapılan bu başvuru, bir memurun Adalet Bakanlığının zabıt katibi alımı için yaptığı bir uygulama sınavında adaylardan birine yardımcı olması sebebiyle devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin olarak Yüksek Disiplin Kurulunun verdiği kararın iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faizi ile kendisine ödenmesi istemiyle açtığı davada, uygulanması gerekli kural olan DMK’nın 125/E-(g) maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ve dolayısıyla bu maddenin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemiyle yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin bu başvuruya ilişkin verdiği kararda, “dava konusu kuralda belirsiz olduğu ileri sürülen memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerin tümünün önceden öngörülmesinin ve tespitinin imkânsız olduğu, idarenin faaliyetlerinin çok çeşitli, karmaşık ve değişken olması sebebiyle söz konusu hareketlerin tek tek ortaya konulmasının mümkün olmadığı, normun daha kesin ve açık bir düzenlemeye olanak tanımaması nedeniyle kullanıldığı anlaşıldığından anılan kavramların kullanılmasında belirlilik ilkesine aykırılık bulunmadığı, fıkrada genel bir belirleme yapılmadığı, disiplin cezası gerektiren hareketlerin, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak derecede yüz kızartıcı ve utanç verici olması gerektiği düzenlenerek genel çerçevenin çizildiği” belirtilmiştir. Bununla birlikte söz konusu kararda uygulanan idari işlemlere karşı yargı yolu açık olduğu için belirsiz olduğu iddia edilen “yüz kızartıcı suç” kavramının ve bu kavramın belirttiği hareketlerin yargı kararları yoluyla da netleştirildiği ve dolayısıyla itiraza konu olan DMK‟nın 125/E(g) maddesinin Anayasa‟ya aykırı olmadığı değerlendirilmiştir.